Nasıl bir tekne almalıyım?

Denizciliğe hevesli olup fakat mavi sularda, kendi teknelerini alarak yol almak isteyen kişilerin soru cümlesidir. Sizi, maviliklerle buluşturacak teknenin doğru seçilmesi hem keyfinizi kaçırmaz hem de bütçenizi olumsuz etkilemeyecektir.

Bir tekne almaya karar verildiğinde, bin bir çeşit seçenek mevcuttur. Öncelikle doğru bütçe ve bütçe için doğru seçimi yapmak kolay olmayacaktır. İlk defa tekne sahibi olacak kişiler, genellikle çevrelerindeki tekne sahibi arkadaşlarının, kaptan tanıdıklarının veya güvendikleri kişilerin tavsiyelerini dinlerler. Fakat ne olursa olsun, tekneyi tavsiye verenler değil, alıcı kişi kullanacağı için yeterince bilinçli olmadan tekne sahibi olan kullanıcı mutlu olamayacaktır.

Tekne almaya karar verildiğinde, akıllara ilk gelen sorulardan biri yeni veya kullanılmış bir tekne mi tercih edileceğidir. Ayrıca sıfır model seri üretim tipi bir tekne yerine, tekne yaptırma düşüncesi de her zaman akıllara gelmektedir. Tabiki bütçenin önemi büyüktür. Nasıl bir tekne almanız gerektiğini şekillendirmeye başlayalım.

Zaman ve Maaliyetler

Tekneyi, genellikle kimlerin kullanacağı, hangi bölgelerde seyir yapılmasının planlandığı, içinde kaç kişinin konaklayabileceği, mevcut hızı ve yakıt sarfiyatı durum vs. göz önünde bulundurulması gereken konulardır.

Aşağıdaki soruların cevaplarını biliyorsanız, ihtiyacınız olan tekneyi bulmuşsunuz demektir ve kararınıza yaklaşacaksınızdır.

  • Gösteriş benim için önemlidir. İş konusunda misafirlerimi teknemde ağırlayabilirim.
  • Hız ve vakit önemlidir, gidilmesi gereken yerlere hızlı gitmek tercihimdir.
  • Yakıt sarfiyatı konusunda sorunum yoktur.
  • Marina kiralarının yüksek olması çok fazla dert olmayacaktır.
  • Kaptan, mürattebat ve gemici çalıştırabilirim. Gerekirse teknede konaklayabilirler.

Yukarıdaki sorulardan anlaşıldığı gibi sizin tekne tercihiniz, süratli bir motoryat veya trawler tarzı geniş hacimli ve motorlu bir yat olacaktır.

  • Sessiz şekilde seyir yapmaktan hoşlanıyorsanız.
  • Yavaş seyir yapmak önemli değilse ve hedefleriniz için zaman kaygınız yoksa.
  • Halatlarla, mevcut sistemlerle uğraşmak için enerji ve sabrınız varsa.
  • Kendi işinizi daha çok kendiniz yapmayı tercih ediyorsanız.
  • Yakıt ve marina ücretlerinin yüksek olması endişe sebebiniz oluyorsa.
  • Sert rüzgarlı, dalgalı havalarda güvenle ve uzun seyirler yapma tercihiniz varsa.

Yukarıda sorulardan da anlaşıldığı gibi sizin tercihiniz yelken öncelikli bir tekne olacaktır. Motor gücü ikinci planda kalacaktır.

Tekne seçiminde ilk yapılması gereken tercih, görüldüğü gibi tekne tipidir. Açık kamaralı, kapalı kamaralı, yelkenli, dıştan takma motorlu, dizel çift motorlu, küçük sürat teknesi, motoryat vs. gibi bir çok tekne arasından seçim içn tercih yapmalısınız.

Aldığınız tekneyi günlük ve kısa seyirlerde kullancaksanız ve uzun süreler boyunca teknenize ayıracak zamanınız yoksa büyük bir tekne için masrafları karşılamanız gereksiz olacaktır. Ayrıca geniş iç hacimli bir tekneye de ihtiyacınız olmayacaktır. Küçük motorlu bir tekne ya da küçük bir yelkenli alabilirsiniz.

Konaklama planlarınız varsa, uzun seyirler yapacaksanız, daha büyük boyutlu, kapalı kamaralara sahip olan bir tekne almanız doğru olacaktır. Uzun süreli kullanmanız halinde aldığınız tekne, sizin için daha az masraflı olacaktır.

Seyir bölgelerinin seçimi

Seyir yapmayı planladığınız mevsime ve bölgeye göre doğru teknenin seçilmeli sizin için önemli bir faktör olacaktır. Sığ bölgelere demirleme planlanıyorsa, uzun salmalı tekneler ile olmayacağı gibi, dalgalı denizlerde, bodoslama derinliği az olan teknelerin zorlayacağı gibi temel konular üzerinde durulmalı ve doğru tercih yapılmalıdır.

Sert hava koşullarında, açık denizde, uzun mesafeli seyirler planlanıyorsa sabit salmalı bir yekenli yat, en iyi seçim olacaktır. Sert havalardan en az etkilenen ve güvenli olan tekne tipi yelkenli teknelerdir. Kıyı seyrinde, sığ sularda ve göllerde kullanılması planlanan yelkenli tekneler için hareketli salma tercih edilebilir ama Ege, Akdeniz hatta bazen Marmara gibi açık denizlerde sabit salmalı yelkenli tekne seçilmesi güvenli olacaktır. Yelkenli teknelerin de motora sahip oldukları unutulmamalıdır.

Motorlu tekne seçiminde ise, açık deniz seyri için dıştan takma motor yerine kesinlikle içten takma motora sahip ve omurgasında salma vazifesi yapan bir çeneli yapı bulunması önemli olacaktır. Altı düz olan, dıştan takma motora sahip olan tekneler, dalga ve sert hava koşullarında oldukça zorlayıcı olacaktırlar.

Ege Denizi ve Akdeniz gibi açık deniz seyri için ;

  • Motor ile ortalama seyir hızı en az 6,5 knot yapmalıdır. Çanakkale Boğaz geçişinde vs. gibi durumlarda, ihtiyaç halinde motor desteği el altında olacaktır.
  • Dıştan takma motorlu bir tekne yerine kesinlikle içten takma motorlu bir tekne alınmalıdır. Dalgalı koşullarda, dıştan takma motorlar fonksiyon gösteremezler.
  • Yelkenli alınması planlanıyorsa hareketli salma yerine sabit salmalı tekneler tercih edilmelidir.
  • Koylarda demirleme ve konaklama yapılacağı için en az 50 metre zincir ve 10 metre bir tekne için 1000 W gücünde elektrikli ırgat gereklidir.

İç denizlerde seyir planlanıyorsa daha basit özellikleri olan tekneler tercih edilebilir.

Tekne boyutu ne olmalıdır?

Hepimizin bildiği gibi teknenin boyu büyüdükçe açık denizlerdeki dengesi daha rahat olacaktır. Büyük teknelerin, dalgaları daha iyi ezdiği ve dalgalardan daha az etkilendiği muhakkaktır. Ayrıca iç genişliği, dış hacmi de konforu arttıran özelliklerdir. Açık deniz seyrinde, büyük tekneler ile seyir yapılması konforu ve rahatlığı arttıracaktır fakat marina içi manevralarda boyutun büyük olması kullanıcıları zorlayacaktır. Özellikle boyu büyük olan bir teknenin, liman içinde dar alanlarda yanaşma manevrası oldukça zorlayıcı olabilir.

Örneğin 12 metre boyunda bir tekne bile, marina içinde yanaşmada zor olabilecektir. Ayrıca boyut büyüdükçe, teknedeki ekibin de, kaptana destek vermesi gerekecektir. O yüzden başlangıç aşamasında büyük teknelerin tercih edilmesi yerine alışana kadar daha küçük boyutlu teknelerin alınması daha doğru olacaktır.

Türkiye’deki tekne sahiplerinin genel kanısı, açık deniz seyri planlanıyorsa en az 12 metrelik bir teknenin, kullanıcıyı rahat ettireceği yönündedir. Kısmen doğru bir orandır. Ülkemizi çevreleyen denizlerdeki ortqlama hava, rüzgar ve dalga koşullarına bakıldığında söz konusu boyut rahat ettirecektir. Yeni başlayan veya acemiliğini yeni atlatmış olan bir deniz sevdalısının alması gereken maximum boy 14 metre olmalıdır.

14 metre (46 feet) boyutlarından daha uzun tekneleri abramak, yanaştırmak daha zor olacaktır. Bu boyuttaki teknelerde, kullanıcıyı rahat ettirecek, manevra pervanesi gibi opsiyonlar tercih sebebi olabilir.

Kısacası, bütçenize ve deneyiminize göre tekne boyunun seçimi size kalmıştır. Fakat iş yaşamınızdan dolayı, teknenize ayıracak çok zamanınız yoksa gereksiz yere büyük boyutlu bir tekneye masraf yapmaya değmeyecektir. Tekne boyutu büyüdükçe, marina aidatları, yıllık bakımı vb. gibi masraflarda orantılı olarak artacaktır. Yıl içinde en az 8 hafta teknenizi kullanabilecekseniz, verdiğiniz paranın karşılığını alabileceksinizdir.

 

Seri üretim mi yoksa özel üretim mi tekne almalıyım?

Tekne seçimi yaparken, her alıcının kafasındaki bir başka soruda özel üretim tekne yaptırmaktır. Ülkemizde tekne üretimi oldukça gelişmiştir ve özel tekne yapılması mümkündür. Fakat unutulmaması gereken nokta, ihtiyaçlarınızı tam olarak karşılayacak tekneye sahip olmanızdır.

Araştırmalarınız sonucu, ihtiyaçlarınızı karşılayabilecek seri üretim bir tekne bulabiliyorsanız, özel üretim bir tekne yaptırmanıza gerek olmayacaktır. Ülkemizde oldukça başarılı seri üretim yapan firmalar da mevcuttur. Özel üretim teknenin avantajları olduğu gibi dezavantajları da olacaktır.

Özel üretim teknelerin dezavantajları;

  • Karşılaşma olasılığı olan sorunların bir çoğunu öngöremezsiniz.
  • Aynı tekneden fazla üretilmediği için yedek parça tedariği zor olacaktır.
  • Maaliyeti yüksek çıkacaktır.
  • Marka olmayacaktır ve 2. el değeri oldukça düşük olacaktır. Alıcıların tercih sebebi olmayacaktır.
  • Tasarımcısı oldukça önemlidir. Piyasada tasarımcısı belli olmayan ve kıçı batık, başı havada dengesiz bir sürü özel üretim tekne bulunmaktadır.
  • Eğer teknik konularda bilgi sahibi değilseniz ve elinizden iş gelmiyorsa, özel üretim teknede karşılaşabileceğiniz sorunlar ile başa çıkamazsınız.

Seri üretim teknelerin avantajları;

  • Yedek parçalarının bulunması kolaydır.
  • Satış sonrası hizmetleri daha hızlı olabilir.
  • Satın alma maaliyetleri daha düşüktür.
  • Tasarımcısı bellidir, daha önce seyri vs. test edilmiştir.
  • Satılması daha kolaydır, piyasada bilinirliği mevcuttur, değer kaybına uğramazlar.

 

Sıfır mı yoksa ikinci el mi tekne almalıyım?

Bu sorunun en kısa cevabı tabiki bütçe olacaktır. Elbette herkesin aklından ve hayalinde sıfır bir tekne almak geçmektedir. Fakat denizciliğe yeni başlayanlar için sıfır tekne alınması şart değildir. Tekneye alışma evresinde, olası hasarlar için temiz ve bakımlı ikinci el bir tekne alınabilir.

Sıfır tekne aldığınızda eksikleri olacaktır. Can salı, alet takımı, güvenlik ekipmanları, dıştan takma motor, can yelekleri, yedek demir, kakıç, bot, halatlar vs. teknede büyük olasılıkla olmayacaktır ve almak zorunda kalabilirsiniz.  Dolayısıyla sıfır tekne almak için bütçe yaptığınızda, bunları da bütçe içine eklemeyi unutmamalısınız.

Sıfır bir teknenin en az iki yıl donanımsal ve beş yıl gövde garantisi olacaktır. Dolayısıyla kullanıcı hatasından oluşabilecek masraflar ve yıllık kara bakımı haricinde bir masraf çıkarmayacaktır. Bu kullanıcı için oldukça rahatlatıcı bir durumdur.

İkinci el bir teknede, tarafsız bir sörvey desteği ile değerlendirme yapılamaz ise çok maaliyetli sorunlar ile karşılaşılabilir. Yeni nesil tamirat teknikleri, bir çok büyük hasarı, göz ile görünmez şekilde düzeltebilmektedir. O yüzden tanıdık tavsiyesiyle ve kontrol ettirmeden ikinci el bir tekne alınması oldukça yanlış olacaktır. Örneğin motordaki küçük bir yağ kaçağı, ırgat milindeki yamulma, pervanenin vibrasyonu, gövdenin ozmoz hastalığına yakalanması, salma bağlantıların çatlaması, elektriksel donanımların oksitlenmesi vb. bunun gibi on binlerce euro değerince masraf ile karşılaşılabilinir.

İkinci el bir tekne alınması planlandığında, iyi bir sörvey ile kontrol edilerek raporlanması hem denizdeki can güvenliğinizi koruyacak hem de cebinizden çıkacak bir çok masrafın önüne geçmiş olacaktır.

Bu arada yirmi yaş ve üzerindeki teknelerin ne olursa olsun bir çok sorun çıkaracağı unutulmamalıdır.

 

Gövde malzemesi ne olmalıdır?

Gelişen teknoloji ile birlikte bir çok farklı malzeme tipinden, tekneler üretilmektedir. Fiber, kompozit, ahşap, karbon, saç demir, alüminyum, beton vs. gibi malzemelerden üretilmiş tekneleri piyasada bulabilirsiniz. Eski koşullarda teknelerin br çoğu ahşaptan yapılırdı. Ülkemizdeki ahşap tekne işçiliği oldukça gelişmişti. Fakat ahşap teknenin bakımının zor olması ve bakım maaliyetlerinin yüksek olması sebebiyle, yeni nesil teknelerin bir çoğu fiber-komposit malzemeden üretilmekteler.

Ahşap Tekne Seçimi

Eğer ahşap bir tekne tercih etmeyi planlıyorsanız, bakımlarının ağır olduğunu unutmamalısınız. Ahşap tekneler iyi bakıldıklarında, yüz yıla yakın bir süre yaşayabilirler. Her yıl karaya alınmaları, ahşap gövdelerinin iyice kurutulması, gerekirse yakılması ve üstüne koruma boyası atılmalıdır. İşçiliklerin her geçen gün daha pahalı olduğu günümüz koşullarında, ahşap tekne kullanıcıları, fiber teknelere nazaran çok daha fazla bakım masrafı ödemektedirler.

Ahşap tekneler, günümüz koşullarında üretilen fiber teknelerden daha ağır olurlar. Ağır teknelerin daha deplasmanlı olmasından ve ağırlıklarından, kaba dalga koşullarında daha oturaklı olacağı muhakkaktır. Fakat bu söz konusu ağırlık, teknenin yer üzerindeki seyir hızını yavaşlatacak ve yakıt sarfiyatını arttıracaktır.

Ahşap Üstü Epoksi Kaplama Tekne

Bu tür tekneler, ahşabın bakım masraflarını azaltmak için yapılmaktadır. Ahşap yapının, direkt olarak su ile teması kesildiğinden, ahşabın çürümesi, açması gibi sorunlar ortadan kalkacaktır. Ahşabın üstüne polyester, vinilester veya epoksi malzemeden kat uygulanır ve dış koşullara karşı dayanımı artar. Fakat bu uygulama sonucunda zaten ağır olan ahşap teknelerin daha ağır olacağı unutulmamalıdır.

Fiber – GRP Tekne

Günümüzde piyasada satılan teknelerin çok büyük bir kısmını bu tip malzemeden üretilen tekneler oluşturmaktadır. Seri üretim tekneleri tamamı, fiber malzemeden yapılan teknelerdir. Fiber malzemesi, elyaf, biax örgü elyaf, özel petek köpük vs. gibi malzemeler ile üretilerek, teknelerin daha ince, hafif ama oldukça sağlam olmalarına olanak tanır. Hatta istenildiği taktirde fiberin içine karbon malzeme takviyesi yapılır ve karbon-hibrit tekneler oluşur.

Fiber tipi teknelerin bakımları oldukça kolaydır. Yılda bir kere karaya alarak, teknenin, karina zehirli bakımını yaptığınız taktirde uzun süre sorun çıkarmayacaktır. Her yıl fiberin durumu, üzerindeki koruma katmanı olan jelkot tabakasının durumu kontrol edilmelidir. Fiber teknelerin, uzun süreli kullanılmamaları durumunda, suda yerine karada bekletilmeleri çok daha sağlıklı olmaktadır.

Fiber tipi teknelerin bir çoğu, özel tekne kalıplarından çıkmaktadır. Elyaf katlarının en dış yüzeyine, su ile temas bölgesine, bordalara ve güverteye jelkot uygulaması yapılır. Jelkot hem tamiri oldukça kolay bir  malzemedir hem fiberin içine su girmesini engellediği için fiberin ömrünü uzatan önemli bir dış katmandır.

Saç-Demir Tekneler

Yabancı ülkelerde bazı yelken ve motoryat üreticileri, saç tekneler üretmektedirler. Özellikle tekne boyutları büyüdüğünde kalıp yapılması oldukça zorlaşır. Ayrıca fiberin dökülmesi için yapılacak olan kalıp çok maaliyetli olmaktadır. O yüzden saç tekne yapımı daha az maaliyetlidir. Ülkemizde balıkçı tekneleri, römorkorler, gemiler vs. demir malzemeden üretilirler. Demir teknelerin suyun altında kalan kısımlarının iyi korunması gerekir. Suyun altındaki metallerin, kendi aralarındaki etkileşimlerinin sonucu oluşacak olan korozyondan korunmak için daha fazla tutya koruması ile tekneler korunmalıdır.

Fiber tekneler, üç farklı kimyasal yapısal bağdaştırıcı ile üretilirler. Bunlar polyester, vinilester ve epoksi malzemeleridir. Her birinin, kendisine has karakteristikleri vardır. İçlerinde en dayanıksız ve suya karşı korumasız olan malzeme polyesterdir. İçine, su girdiğinde fiber yapısının bozulma riski en yüksek olan bu malzemedir. Vinilester, daha sağlam, suya karşı dayanıklı bir yapısaldır. Fiber yapının içine su çekmesi daha zordur, daha güçlü ve uzun ömürlü bir tekne için vinilester malzeme tercih sebebidir.

Bazı tekne üreticileri, en dışta bulunan jelkot tabakasından önceki katı vinilester yaparlar, iç katmanları ise polyester yaparlar. Bu şekilde fayanıklılığı arttırırlar. Tamamını vinilester kullanan tekne üreticileri de mevcuttur. En ucuz malzemenin polyester olduğu ve epoksi malzemeye doğru fiyatların arttığı düşünüldüğünden bu uygulamayı maaliyetleri düşük tutmak için yapmaktadırlar. Günümüzün rekabet koşulları, iç ve dış pazarda markaların yer kaybetmemesi için, uygun maaliyetli teknelerin üretilemesine sebep olmaktadır.

Epoksi bağdaştırıcı kullanılarak üretilen fiber tekneler en sağlam ve uzun ömürlü teknelerdir. Epoksi kullanan seri üretim tekne yapan firma sayısı azdır. Özel üretim talep edebilirsiniz.

O yüzden yukarıda anlattıklarımızdan yola çıkacak olursak, sıfır bir tekne almayı planlıyorsanız, fiber malzemeden üretilmiş bir tekne almanızı tavsiye ederiz. İkinci el bir tekne bakıyorsanız ve fiber teknelere ilginiz varsa almadan önce sağlam ve tarafsız bir gövde kontrolü gereklidir. Çünkü yaşlanmış, jelkot koruması hasarlanmış teknelerin, fiberinde nemlenme başladıysa oldukça maaliyetli bir tamirat prosedürü sizi bekliyor olacaktır. Fiber, iç yapısınaa su aldığında, çürümeye başlar ve buna tekne sahipleri ozmoz adını verirler. Ozmoz olan bir tekneyi anlamak için ultrasonik nem ölçen aletlerle ve güvenilir kişilerce kontrol edilmesi gereklidir. Göz ile görülmesi çoğu zaman mümkün olmayabilir.

Bakım zamanları nedir ve ortalama masrafları ne olacaktır?

Fiber teknelerin yılda bir kere üç gün ile on gün arasında karaya alınmaları ve bakımlarının yapılmaları yeterli olmaktadır. Fiberin ciddi bir bakımı olmayacaktır, karinasındaki zehirli boya yenilenecektir, bordalarına pasta-cila uygulaması yapılacaktır ve tutyaları değiştirilecektir. Pervanedeki boşluğa bakılması ve şanzıman sisteminin kontrol edilmesi yeterli olacaktır. Ayrıca her yıl motor bakımı da yapılması, güvenlik bakımından gereklidir.

Ortalama boyları 12 metre, 40 feet olan teknelerin yıllık bakım masrafları 11.000 TL’yi bulmaktadır. Karaya alınması, zehirli boya uygulaması, motor bakımı gibi periyodik bakımları içermektedir. Bu masrafın dışında yelkenlerin yenilenmesi, arızalı ürünlerin tamiri vs. gibi bir çok ekstra masraf çıkabilecektir.

Ayrıca teknede bulunan can salı, yangın söndürücü, işaret fişekleri, duman kandilleri gibi güvenlik ekipmanlarının bakımları ve kontrolleri her yıl yapılmalıdır. Gerekirse yenilenmelidirler.

 

Hangi donanımlar gereklidir? (Jeneratör, güneş paneli ,baş pervane, kıç pervane, klima)

Tekne seçimi yaparken, her konuda yüzlerce opsiyon listesi olduğunu göreceksinizdir. Büyük motoryatlar jakuzi, sauna, havuz, uydu sistemleri vs. olabileceği gibi yelkenli teknelerde karbon direkli hidrolik sistemler vs. olabilmektedir. Standart liste fiyatı 100.000 € olan bir tekneyi opsiyonlar ile 200.000 €’da almanız mümkün olmaktadır.

Kullanım amacınıza, bölgenize ve tekne üzerinde geçirdiğiniz zamana göre opsiyonları değerlendirmek gerekir. Hiç kullanılmayacak bir opsiyon için oldukça yüklü ücretler ödemek zorunda kalmak can sıkıcı olacaktır.

Jeneratör

Denizde seyir sırasında veya demirleme yaptığınız koylarda 220V alternatif akım şehir elektriği bulmanız mümkün olmayacaktır. Teknelerde genellikle 12V veya 24V değerinde doğru akım kullanılır. Dolayısıyla eğer teknenizde gerilim dönüştürücü invertör sistemleri yoksa, 220V isteyen tüm cihazlarını kullanmanız mümkün olmayacaktır. Örneğin televizyon, su ısıtıcı, klima, saç kurutma makinası, bilgisayar şarjları çalışmayacaktır.

Klima, su ısıtıcı gibi yüksek akım çeken cihazlar için dizel ile enerji üreten jeneratör gereklidir. Cep telefonu, bilgisayar şarjı, televizyon vs. gibi cihazlar için invertör gerilim dönüştürücüler yeterli olabilecektir. Fakat unutulmaması gereken özellikle yelkenli teknelerde jeneratörün çalışması sırasında ses yapmasından dolayı, gece uyku sırasında rahatsızlık verdiğidir. Büyük motoraytlarda alanlar geniş olduğu için jeneratörün sesi, genellikle yatak odalarına etki etmeyecektir. O yüzden deniz tatillerinde ve temiz denizlerde seyir planınız varsa yelkenliler için jeneratör oldukça gerekli bir opsiyon olmayacaktır. Denize girerek serinleme sağlayabilirsiniz. Marinalarda konaklama planınız varsa sahil elektriği bağlanarak, jeneratör gerekmeden klima vs. çalıştırabilirsiniz ve sesten rahatsız olmazsınız. Özellikle yaz aylarında güney sahillerinde marinalar sıcak olmaktadır.

Klima

Klima tercihe göre gerekli bir opsiyondur. Motoryatların çoğunda tereddütsüz bulunmaktadır. Fakat bir çok yelkenli teknede bulunmamaktadır. Yer kaplaması, maaliyeti ve 220V gereksinime ihtiyaç duyması sebebiyle yelkencilerin bir numaralı tercihi değildir.

 

Kalorifer

Özellikle dizelden beslenen kalorifer sistemleri hem sessiz hem de az yakıt sarfiyatı ile büyük hacimleri rahatlıkla ısıtmaktadırlar. Kışın seyir yapmayı sevenler için oldukça gerekli bir opsiyondur. Fakat soğuk günlerde, marinalarda konaklamayı tercih edenler için gerekli olmayabilir. Marinalarda sahil 220V kablosundan elektrik alınarak, küçük ısıtıcı elektrikli fanlar, 45 feet tekneleri bile kısa sürede ısıtmaktadır. Bir çok motoryatta klima da olduğunda ve ısıtmaya yaradığından kalorifer ilk tercih sebebi değildir.

 

Manevra Pervanesi

Özellikle tekneciliğe yeni başlayanlar için olmazsa olmaz bir opsiyon gibi algılanır. Tüm bütçe planları bunun için yapılır. Manevra pervaleri elbette kullanıcıyı çok rahatlatıcı bir sistemdir ama kendilerine, yaptığı görevden çok daha fazla amaç yüklenir. 45 feet ve üzerindeki yelkenli yat ve motoryatlarda tercih edilebilir.

Fakat ne olursa olsun, manevra pervanelerin belirli bir güç kapasitesi vardır. Sert rüzgarlı havalarda, özellikle bordadan rüzgar alındığında, manevra pervanelerin güçleri, tekneyi döndürme konusunda yetersiz kalacaktır. O yüzden iyi bir denizci olmak için ve güvenle seyir yapmak için manevra pervanesi kullanmadan seyir yapmalı, marinalardaki yanaşmalarda pervane kullanmadan yanaşmayı becermeniz sizin için çok faydalı olacaktır.

Benim size tavsiyem, manevra pervanesi kullanmayacak şekilde kendinizi yetiştirmeniz ve yanaşmalarınızı yapmanızıdır. Eğer kendinize güveniniz yeterli seviyede değilse ve tekne boyutunuz büyükse, güvenlik için alabiliyorsanız baş veya kıç manevra pervaneli bir tekne seçimi yapmanızdır.

 

Otomatik pilot Sistemi

Genellikle tüm tekne sahiplerinin hayatındaki en büyük kolaylığı sağlayan alettir kendisi. Yokluğu ve bozukluğu hissedilecek en önemli donanımlardandır. Uzun seyirlerde, otomatik pilot sistemi olmayan bir teknede saatlerce dümeni bırakmanız mümkün olmayacaktır. O yüzden ödediğiniz parayı en çok hak eden sistemdir.

Hem yelkenli hem motoryatlar için tavsiye ettiğimiz bir sistemdir. Sadece boyları 8 metrenin altında olan, kıyı seyri yapmaya uygun ve dıştan takma motora sahip teknelerde olmasına gerek yoktur.

 

Radar

Bir çok özel teknede bulunmayan bir opsiyondur. Kullanımı çok kolay ve rahattır. Varlığına ihtiyaç duyulduğu durumlar, gerçekten sorun olabilecek durumlardır. Özellikle gece seyrinde ve görüşün kısıtlı olduğu yerlerde imdata yetişir.

Kışın kar, yoğun sağnak yağış ve sis gibi nedenler ile görüşün mümkün olmadığı durumlarda radar sistemler oldukça önemli yardımcı olurlar. Radar, gönderdiği sinyallerin çarptığı nesnelerden aldığı geri dönüş verileri sayesinde, size denizde bulunan diğer tekneleri, kara parçalarını, yer şekillerini kolaylıkla gösterebilir. Hatta diğer seyir yapan teknelerin hızlarını, çarpışma rotası uyarısını vs. gibi özellikleri vardır.

Gece seyrinde yoğun trafiğin olduğu Çanakkale ve İstanul Boğazı’nda da işe yaramaktadır.

Radar oldukça faydalı ve olmazsa olmaz bir opsiyon gibi görünse de amatör geziciler için acil durumda gerekliğini hissedecekleri bir opsiyon olmayacaktır.

Kendimden örnek vermem gerekirse, 25 yıldan fazladır denizlerdeyim ve defalarca uzun yol tecrübem oldu, tek başıma 33 feet yelkenli ile açık denizde 600 deniz mili yol yaptığımda oldu. Yelkencilik ve teknecilik hayatım boyunca sadece iki kere radar olsaydı iyi olurdu dediğim anım olmuştur.

Bir keresinde gece seyrinde, aylardan temmuz ayıydı, Çeşme – Göcek seyri sırasında, Alaçatı açıklarından geçerken oldukça yoğun sis kümesine girmiştim. 12 metrelik teknenin burnunu bile göremiyordum. Yaklaşık 4 saat kadar yoğun siste, kör gibi seyir yapmak zorunda kaldım. Seyir bölgemdeki gemi trafiği yoğun olmadığı için şanslıydım.

Diğerinde ise Turgutreis açıklarında kar fırınasına yakalanmıştım. 50 metreden daha fazla görüşe sahip olamıyordum.  O günde ihtiyaç duyduğumu hissetmiştim ama gene boğazlar gibi dar ve yoğun tekne-gemi trafiği olmayan bölgede seyri yaptığım için sorun yaşamamıştım.

 

AIS

Bu sistem ile chartplotterınız varsa, harita üzerinde diğer gemileri, balıkçı teknelerini vs. yani kısacası bu sistemi kullanan tüm tekneleri görebilirsiniz. VHF frekansı ile çalışır. Türk Bayraklı ve ticari kayıtlı teknelerin AIS kullanması zorunludur. Fakat gezi teknelerinde böyle bir zorunluluk yoktur. O yüzden AIS sistemi ile denizde bulunan tüm deniz taşıtlarını görmeniz mümkün olmayacaktır fakat bir bakıma, kısıtlı görüş şartlarında destek olacağı muhakkaktır.

 

Chartplotter / GPS Sistemi

Uzun yol yapacak yelkenli ve motorlu teknelerde olması iyi olacak olan sistemdir. Harita üzerinde derinlikleri, koyları, limanları, sığlıkları ve fenerleri rahatlıkla görebilirsiniz ve rota planınızı rahatlıkla yapabilirisiniz. Fakat teknolojinin gelişmesi ile artık bu teknoloji cep telefonlarına kadar girmiştir. Telefonunuza, yaklaşık 100 TL değerinde bir harita programı indirdiğinizde, cebinizde bir cahrtplotter sistemine sahip olabilirsiniz. Üstelik gerçek gibi hatta bazı yerlerde daha iyi çalışan bir sistem olmaktadır. Rota planı yapabilir, mesafe ölçebilir, limanları görebilirsiniz.

Ege Denizi ve Akdeniz’i gps ve chartplotter olmadan sadece telefonumda yüklü olan harita programı ile 6-7 kere geçmişimdir.

Chartplotter sistemi boyları 10 metre ve üzerindeki motoru veya yelkenli teknelere öneriyoruz fakat diğer kıyı seyri tekneleri için cep telefonunuza program indirmeniz yeterli olacaktır.

 

Telsiz

Her türlü teknede olması gereken bir alettir. Boyları 12 metreden küçük gezi teknelerinde zorunlu olmamasına rağmen mutlaka bulundurulmalıdır. Telsiz, marina giriş çıkışlarında, boğaz geçişlerinde, diğer deniz araçları ile iletişimde ve acil durumlarda kullanılacaktır.

Teknede sabit bir VHF deniz telsizinin yanında yedek olarak bir el telsizin bulunması da iyi olacaktır. Boyları yedi metreden küçük tekneler için el telsizi de yeterli olacaktır ama bu boyun üzerindeki her tekne için sabit deniz telsizi olmalıdır.

 

Hangi belge ile kullanabileceğim?

Her türlü deniz taşıdını, ticarı kayıtlı olmadığı sürece Amatör Denizci Belgesi ile kullanabilirsiniz. Ülkemiz sularında, Türk Bayraklı olarak seyir yapan boyları 2.5 metrenin üzerinde her türlü deniz taşıdı için bu belge gerekmektedir. Boyları 2.5 metre ile 24 metre arasında olan özel tekneleri, söz konusu amatör belge ile kullanabiliriniz.

Ticari kayıtlı tekneleri, amatör belge ile kullanmanız yeterli olmayacaktır. Yat kaptanı veya gemici belgesi almalısınız.

Amatör denizci belgesi almak için Liman Başkanlık’larının düzenlediği sınavlardan başarılı olmak gerekmektedir. Sınav başvuları için yazılı olan bu adresten internet üzerinden kayıt yapabilirsiniz.

http://gss.gasm.gov.tr/goss/genel/

 

Nasıl bir eğitim almalıyım?

Tekne kullanma ve deniz koşulları konusunda deneyim sahibi değilseniz, en iyi yol eğitim almaktır. Eğitim almanız hem güveninizi arttıracak hem de olası kazaların önüne geçmenize olanak tanıyacaktır. Tekne kullanmanın en zor kısmı, dar olan marinalara yanaşma ve ayrılma manevralarıdır. Özellikle rüzgar etkisi de eklendiğinde yanaşma manevrası oldukça zorlayıcı olacaktır. Kazaların büyük kısmı, marina içi manevralarda ve yanaşma sırasında olduğu unutulmamalıdır.

O yüzden yelken eğitimi de alsanız veya motor yat tipi bir teknede alsanız, tecrübeniz bulunmuyorsa, yanaşma-ayrılma eğitimi almanız önemli olacaktır.

 

Yabancı bayraklı tekne alabilir miyim?

Ülkemize, ikinci el tekne ithalatı kanunen yasaktır. Sözün özü, yabancı bayraklı olarak satın aldığınız kullanılmış bir tekneyi, Türk Bayrağı’na geçirmeniz mümkün olmayacaktır. Fakat yıllardır, Türk sahipli olmasının yanında yabancı bayrakla seyir yapan binlerce tekne ve yat mevcut. Sıfır tekne alındığında evraksal ve yasal olarak, böyle bir durum olabilmektedir. Fakat 2017 yılı başında yapılan vergi indirimi ile, ülkemizdeki bir çok yabancı bayraklı tekne, Türk Bayrağı’na geçmeye başladı.

2017 yılından itibaren denizlerimizde daha çok Türk Bayraklı yat ve tekne görmekten mutluluk duyacağız.

 

Hangi güvenlik donanımı alınmalıdır?

Denizdeki taşıtların hepsinin CE ve ISO gibi kurumlarca verilmiş güvenlik kurallarından geçmiş olması gerekir. Tekne ve yatlarda kullanılan gaz sistemleri, tesisat boruları, yakıt sistemleri ve elektrik sistemlerinin hepsi güvenlik standarlarından geçmektedir.

Bunların dışında el maytabı, duman kandili, duman kandili, gps, dürbün, kişi sayısı kadar can yeleği, çocuk sayısı kadar çocuk can yeleği, ışıklı can simidi, amatör denizci el kitabı vs. bulundurulması gerekmektedir.

 

Marinada uygun yer seçimi

Özellikle yeni tekne sahipleri ve deneyimsiz olan tekne kullanıcıları, marinada yer seçimi yaparken, mevcut bölgedeki hakim rüzgarı, arkadan alacak şekilde yer seçimi yapmalıdırlar. En kolay kıçtan kara yanaşması için hakim rüzgarın kıç taraftan gelmesi gerekmektedir. Bu şekilde teknenin sancak veya iskeleye rüzgarın etkisiyle atması minimum seviyeye indirgenmiş olacaktır.