Dolu, bildiğiniz gibi katı şeklinde olan ve buz biçiminde bir yağış tipidir. Yağış, yağmur gibi sıvı özelliğini kaybetmiştir. Büyük dolu tanelerinin, tarlalara, araçlara, çevreye ve insanlara zarar vermeleri oldukça mümkündür. Dolunun boyutları 5 mm’den, 15 cm’e kadar olabilmektedir. Dolu, Kümülümbüs bulutlarının altında oluşmaktadır ve yıldırım fırtınası merkezinden yaklaşık 2 deniz mili uzaklığa kadar etkisini gösterebilir.
Kısaca özetlemek gerekirse sıvı yağmur damlaları, bulutların içindeki hava akımlarının etkisinde yükselmeye veya dönmeye başlar. 0 ile -40 derece arasında hava ile karşılaştıklarında donmaya başlarlar.
Bu taneler, bulutun içinde ne kadar fazla gezinirse ve yeryüzü ile atmosferin üstündeki sıcaklık farkı da ne kadar fazla olursa, o derecede üzerinde biriken katmanları artacaktır. Dolunun üzerinde katmanların artması, dolunun daha büyük olmasına sebep olur. Zamanla ağırlaşan dolu taneleri, yer çekiminin etkisine girerler ve bulut içinde hareket kabiliyetlerini kaybederek, yere doğru inmeye başlarlar.
Bazen kar taneleri de, soğuk hava cephesinden geçerken doluya dönüşebilir fakat onların boyutları fazla büyüyemeyeceği için çevreye zarar verecek boyuta ulaşamaz.
Fırtınalar sırasında, oluşan dolu yağışı çok daha tehlikeli olmaktadır. Çünkü şiddetli rüzgarın etkisinde, bulutların içinde gezinen dolu tanelerinin üzerine biriken tabakalar artacaktır ve dolu daha da ağırlaşacaktır. Büyük ve ağır olan dolu tanesinin yer yüzeyindeki etkisi daha fazla olacaktır.
Ülkemizde genellike dolu yağışı yaz aylarında ve bahar aylarında gözlemlenir. Çünkü o mevsimlerde sıcak hava cephesi ile kararsız soğuk hava cephesinin mücadelesi oluşur. İki cephe arasındaki etkileşim sonucu dolu yağışının etkisine gireriz. 2017 yılı temmuz ayında İstanbul’da yaşanan dolu yağışı, seksen bin araca zarar vermiş, yüzlerce ağaç devirmiş ve binlerce binada camları kırmış, kaplamaları delmiştir.