İstanbul Boğazı kıvrımlı yapısıyla yaklaşık 17 deniz mili uzunluğundadır. Boğazın ortalama derinliği 60 metredir. Derinliğin sahile doğru azalmasına rağmen bazı yerlerde tam kıyıda bile 35 metreyi bulabilmektedir. Boğazın en dar yeri 700 metre (Aşiyan – Kandilli arası), en geniş yeri ise 3500 metre (Büyükdere – Beykoz arası) uzunluğundadır. İstanbul Boğazında yüzey ve dip akıntsı olmak üzere iki tip akıntı vadır. Coğrafi konumu bakımından boğaz, Karadeniz ve Marmara Denizi’ni birbirine bağlamaktadır. Karadeniz, nehirlerle beslenmektedir ve Karadeniz’in sularının tek çıkış yeri İstanbul Boğazı’dır. Ayrıca buharlaşmanın az olmasından ve Karadeniz’i besleyen nehirler yüzünden Karadeniz’in su yüksekliği Marmara’dan 40 cm daha yüksektir. Bu yüzden Karadeniz’den Marmara Denizi’ne doğru sürekli bir yüzey akıntısı vardır. Kuzeyden güneye doğru, boğaz yüzeyinden akan bu akıntı, ortalama 3-4 knot hızındadır ama kuzeyli rüzgarların sert esmesi sonucunda veya yağışların yoğun olduğu durumlarda 7-8 knot hızına kadar ulaşabilmektedir.
Karadeniz, buharlaşmanın daha az olması ve büyük akarsular tarafından beslendiği için tuzluluk oranı Marmara Denizi’ne göre yaklaşık iki kat daha düşüktür. Bu, Karadeniz’in sularının özgül ağırlığının daha az olduğu anlamına gelir. Bu tuzluluk farkından dolayı 15 metre ve altındaki sularda bir dip akıntısı meydana gelir. Dip akıntısı Marmara Denizi’nden Karadeniz’e doğrudur. Bu dip akıntısı, yüzey akıntısı gibi düzenli ve hızlı değildir. Dip akıntısı hız bakımından 1-2 knot hızındadır. Çok nadirde olsa dip akıntsı ile yüzey akıntısı bazı zamanlarda birbirleriyle karışır ve küçük girdap akıntıları oluşturur. Koylarda, burunlarda ve girintilerde bu girdaplar ters akıntıları oluştururlar, sonrasında gene ana akıntıya karışırlar. İstanbul Boğazı’nda Karadeniz’den gelen suların debisi, Karadeniz’e dipten giden suların debisinin yaklaşık 2,5 katıdır.
Deniz Giray
deniz@denizgiray.com