Deniz kestaneleri adında beli olduğu gibi kestane büyüklüğünde ancak üzerlerinde yüzlerde diken olan bir deniz canlısıdır. Özellikle ülkemizin denizlerinde, kıyılarda denize girenler tarafından sıklıkla görülmektedir. Omurgaları olmayan, dikenlerle kaplı bir canlıdır.
Deniz kestanelerinin de diğer deniz canlıları gibi, insanlıktan hatta dinazorlardan önce var olduğu araştırmalar sonucu ortaya çıkmıştır. Günümüzden 500 milyon önce yaşadıklarına dair bulgular mevcuttur.
Deniz kestaneleri suyun kirlilik derecesinden çabuk etkilenen deniz canlılarıdır. O yüzden deniz kestanelerini kirli denizlerde görmek mümkün değildir. Ülkemizdeki tüm denizlerde deniz kestaneleri bulunmaktadır.
Deniz kestaneleri, kıyılardan, 5000 metre derinliğe kadar yayılmış bir canlıdır. Dünyadaki tüm okyanus ve denizlerde, deniz kestanelerin görülmesi mümkündür.
Dikenlerle ile kaplı dış yüzeyinin, iç tarafında küreye benzeyen bir kabuk bulunur. Genellikle kabuklarının boyutları 3-5 cm arasındadır. Bazı büyük boyutlu olanları 10 cm’e kadar çıkabilirler.
Deniz kestanesinin dikenleri genellikle 1-2 cm uzunluğundadır. Bazı okyanusta yaşayan deniz kestanelerinin dikenleri 20 cm’e kadar ulaşabilir.
Deniz kestanesi, denizin içinde hayatta kalabilmek için ve kendisini savunabilmek için dikenlerini kullanır. Dikenler dış etkilere karşı, tepki verebilirler. Ayrıca dikenlerin diplerinde bulunan ayaklar sayesinde hareket edebilirler. Deniz kestanesinin dikenleri zehirli değildir ancak üzerine basıldığında, insan derisinin içine girerek, kırılırlar ve çıkarılmaları oldukça zor olmaktadır.
Bir çok kişinin görüşü, deniz kestanelerinin tehlike hissettiğinde, iğnelerini fırlatma yeteneğine sahip olduğudur. Bu kesinlikle doğru değildir, deniz kestaneleri iğnelerini fırlatamazlar.
Deniz kestanelerin hareket kabiliyeti çok kısıtlıdır. Dikenlerinin oynamalarının dışında, hareket ettiklerinin görülmesi çok zordur. Ayrıca yukarıda belirtildiği gibi dikenlerini de fırlatamazlar. Deniz kestanelerin üzerlerine basılmadığı sürece, hiç bir şekilde insanlara zarar veremezler.
Deniz kestanelerin renkleri mat olmaktadır. Ülkemizde kıyılarda görülen deniz kestanelerinin hepsi siyah renklidir. Aynı zamanda deniz kestaneleri, kahverengi, mor, yeşil ve koyu yeşil olabilirler.
Deniz kestanelerinin kabuğunun iç tarafında bir adet ağzı vardır. Bu ağız sayesinde, denizden sağladığı besinler ile yaşar. Genellikle deniz yosunları ile beslenirler.
Deniz kestanelerinin hem dişi hem de erkek cinsleri vardır. Deniz kestaneleri üreme sırasında bir araya gelerek, yumurta ve spermlerini bırakırlar. Bu sayede suyun içinde döllenme gerçekleşir. Daha sonra döllenen yumurtalar temel canlı yapıyı oluşturur.
Deniz kestaneleri özellikle Uzak Doğu ülkelerinde yemek olarak yenmektedir. Avrupa’nın bazı ülkelerinde de yenmektedir. Japonya, Çin ve Yunanistan’da yenmektedirler. Ülkemizde deniz kestaneleri, çok büyük çoğunluk tarafından yemek olarak düşünülmez.
Deniz kestanesinin kabuğunun içindeki turuncu yumuşak kısmın besin değerinin oldukça yüksek olduğu ve bazı faydalarının bulunduğu, araştırmalar sonucu kanıtlanmıştır. Çin’de ve Sicilya’da deniz kestanelerinin iç kısımları kullanılmaktadır.
Çin’de derideki yaraların iyileştirilmesinde, Sicilya’da ise cilt sağlığı bakımından doğal ilaç olarak kullanılmaktadır. Bir çok kozmetik üründe de deniz kestaneleri bulunmaktadır.
Yaz aylarında genellikle, deniz kestanelerinin üzerine basılması sonucu yaralanmalar olmaktadır. Deniz kestanenin dikenleri çok ince (1-2mm) olduğu içi deri içinde kırılmaktadır.
Dikenlerin çıkarılması için en uygun yol, batma olan bölgenin sıcak suda en az yarım saat bekletilmesi, mevcut deri yumuşatıldıktan sonra zeytinyağ sürülmesi ve batan bölgenin güneşe tutulmasıdır. Bir süre beklendikten sonra dikenlerin uçları dışarıya doğru çıkmaya başlayacaktır. Bu durum gerçekleştiğinde cımbız ile çekilebilirler.
Dikenleri çıkarmak için, yumuşatılmamış deriyi, cımbızla zorlamak ve daha çok zarar vermek en sık yapılan hatalardır. Bunu yapmak yerine bir doktora görünmeniz daha doğru olacaktır.