Marmara Denizi, coğrafi yapısı bakımından, ülkemizin en önemli canlı popülasyonu ve balık nüfusu olan bir iç denizidir. Kuzeyden Karadeniz’den gelerek güneye, aşağıya inen balık türlerinin ve Ege Denizi’nden kuzeye çıkan balıkların da mevsimsel göç yolları üzerindedir. Marmara’da 125 balık türünün üzerinde balık yaşamaktaydı.
Çarpık kentleşme, sanayi atıkları, evsel kanalizasyon atıkları, artan nufüs ve yanlış çevre politikaları yüzünden Marmara Denizi günümüzde can çekişmektedir. Zararlı deterjan atıklar yüzünden üreyen yosunlar, denizde oksijeni tüketen bakteriler, denize ciddi zararlar vermektedir. Oksijensiz kalan bölgelerde balık ölümleri olmakta veya balıklar başka yerlere göç etmektedirler. 50 yıl öncesinde koyu lacivert olan Marmara Denizi’nin renginin, artık yeşile doğru kaçtığını görmekteyiz.
Marmara Denizi çevresindeki nufüs yoğunluğu oldukça fazladır. Evlerin kanalizasyon atıklarının sadece %30’lık kısmı arıtılmakta, geriye kalan kısmı ise açığa doğru döşenen borular ile akıntıya verilmektedir. Çevresinde milyonlarca insanın yaşadığı ve en önemli sanayi tesislerinin kurulduğu bir denizi yeterince koruyamıyoruz.
Marmara Denizi, gemilerin çok sık kullandığı bir su yoludur. İstanbul ve Çanakkale Boğazları’ndan her yıl yüz binlerce gemi geçerek Karadeniz’e çıkar veya Akdeniz’e doğru inerler. Bu gemiler, seyirleri sırasında, içlerinde bulunan balast sularını Marmara Denizi’ne boşaltabilmektedir. Bu şekilde, Marmara’ya zararlı deniz anaları ve yosun türleri gelmektedir.
Denizin kirliliği ile birlikte bu zararlı canlılar yaşama alanı bulabilmektedirler. Örneğin on yıl önce bir geminin sintinesinden Marmara’ya ulaşan ve yaşam alanı bulan, bir deniz anası, Hamsi yumurtaları ile beslenmektedir. Direkt olarak balık popülasyonumuza saldırmaktadır. Bunların önüne geçilmesi için, ciddi yaptırım, ceza ve denetimlerin sıklaşması gerekmektedir.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen, Marmara Denizi, kendisinin temizlemeye çalışmakta ve can çekişmeye devam etmektedir. Marmara Denizi belirttiğimiz gibi hem gezici balıklara hem de yerli balıklara ev sahipliği yapar. Ayrıca geçici olarak tanımlanacak balıklar da vardır. Halen deniz içerisinde, hamsi, sardalya, istavrit, kefal, deniz yıldızı, lüfer, karagöz, palamut, izmarit, mezgit, çipura gibi balıklar yaşamaktadır.
Nisan ayında deniz sularının ısınmaya başlamasıyla, orkinos, palamut, lüfer, istavrit ve zargana gibi balıklar Akdeniz, Ege ve Marmara Denizi üzerinden Karadeniz’e göç ederler. Yaz ayları boyunca Karadeniz’de beslenen bu balıklar, suların soğumaya başladığı Eylül ayından itibaren besili bir şekilde Akdeniz’e geri dönmeye başlarlar.
O yüzden Marmara’da lüfer mevsimi ağustos ayından sonra başlar. Görüldüğü gibi Marmara Denizi, göç eden balıkların önemli bir yoludur.
Barbunya, kolyoz, sardalya, kırlangıç gibi gezici balıklar, mevsimler göçlerini İstanbul Boğazı’na kadar sürdürerek, Ege’ye geri dönüş yaparlar. Karadaniz’e çıkmazlar.
Marmara Denizi’nde gezici balıklar, en çok nisan-mayıs ve ekim-aralık aylarında avlanmaktadır. Yerli balıklar olarak, kefal, karagöz, çipura, orfoz, lahoz sayılabilir. Bu balıklar Marmara ve Ege’de yerleşerek yerli balıklar olmuştur. Yerli balık olarak tanımladığımız bu balıklar, ilkbaharda sular ısınmaya başlayınca kıyı sulara, sonbaharda sular soğumaya başlayınca, derin sulara doğru geçerler.
Mevcut balıkların, nesillerin korunması ve üreme mevsimlerinin olumsuz etkilenmemesi için Nisan – Eylül ayları arasında Marmara Denizi’nde ticari anlamda balık yasağı vardır. Gırgır, trol gibi balıkçı teknelerinin avlanması, ağ atması yasaktır.
Marmara’da amatör balıkçılık genellikle kıyıdan kamış olta ile ve küçük tekneler ile yapılır. Hemen hemen her mevsim amatör balıkçılara rastlamak mümkündür. Galata köprüsü, Kandilli, Kuleli, Beylerbeyi, İstinye, Sarıyer, Sarayburnu, Bostancı, Fenerbahçe ve Moda gibi kıyı sahil şeridinde yüzlerce amatör balıkçı, genellikle çapari tarzı kamış oltalar ile balık avlamaya çalışırlar.
Küçük tekneler ile balık avlamaya çalışan amatör balıkçılar, yemli, çapari veya kaşık takımları ile izmarit, sardalya, gümüş, istavrit, lüfer, kofona, çinekop, karagöz, sarıkanat, palamut avlarlar. Genelde gündüz saatleri, balıkların yemlenmeye çıktığı saatlerdir ve balık tutulması daha verimli olur.
İstavrit : Marmara’da yılın hemen hemen her ayında avlanabilir. Küçük boy bir balıktır, tavası oldukça lezzetli olur.
Sardalya : Küçük boyutlu balıklardandır. Yaz döneminde en lezzetli halini alır. Akdeniz ve Ege’den göç ettiği için çok faydalı omega3’ü fazlasıyla barındırır. Bazen çapari ile de yakalansa da genellikle ağlar ile yakalanır. Yağlı olduğu için lezzetli bir balıktır. Izgara da yapılabilir.
Çipura : Çanakkale Boğazı’na yakın bölgelerde seyrek olarak yemli olta ile avlanır. Köken olarak Ege kökenli bir balıktır. Ocak, şubat ve mart aylarında yoğun ve lezzetlidir, kış mevsimi balığıdır.
Kalkan : Karadeniz kökenli bir balıktır ama Marmara’da seyrek olsa da bulunmaktadır. Olta ile zor yakalanır, genellikle balıkçı ağları ile avlanır. Şubat ve Mart ayı dönemi balığıdır.
Lüfer : Marmara’da eylül aylarında Ege’ye doğru mevsimsel göç yaparken avlanır. Izgarası oldukça lezzetli bir balıktır. Marmara’nın en güzel balıklarındandır. Kaşık olta ile ve denizde yavaş seyir halinde yakalanabilir. Büyüğüne kofana, küçük boyutlusuna çinekop, sarıkanat denir.
Palamut : Marmara’da eylül-ekim aylarında oldukça fazla yakalanır. Göç yapan bir balıktır. Çapari olta ile yakalanabilir. Çok lezzetli bir balıktır. Büyük boyutlu bir balık olduğu için ızgarası çok lezzetlidir. Ortalama boyu 30-35 cm’dir. Küçüğüne çingene palamutu, büyüğüne ise kestane palamutu veya torik denir. Torik boyu yaklaşık 55-60 cm’dir ve 2 kg’a yakındır.
Uskumru : Göçmen balıklardandır. Yaz aylarını Karadeniz’de geçirir, eylül-ekim aylarında Marmara’dan geçerek güneye doğru iner. 30 cm civarında bir balıktır, küçük boyutlularına çiroz adı verilir. Maalesef denizlerimizde oldukça azalmış bir balık türüdür. Eti oldukça lezzetlidir ama yeniden çoğalması için çaba gerekmektedir.
Barbunya : Nisan ve mayıs aylarında yakalanır. Marmara’nın en lezzetli balıklarındandır. Hafif pembe, kırmızı renklere sahip olan bir balıktır. Halk arasında barbun olarak da bilinir. Ilık denizlerde, çamurlu veya kumlu sahillerde 300 metre derinliklerde yaşar.
Tekir : Yılın bir çok mevsimi avlanabilir. Sığ sularda dipte yumurtlarlar ve yaz ayları üretme dönemidir. Boyları en fazla 35 cm kadar olabilir. 25-300 metre arasında yaşar, kış aylarında derin sulara çekilir.
Gümüş : Bahar ayları yaklaştığında tezgahlarda yerlerini alır. Marmara’da sığ sularda ürerler ve her mevsim yaşarlar. Küçük boyutlu bir balıktır. Genellikle kepçe ile de avlanabilir. Ağ ile yakalanır.