Yoğun iş temposunu, günlük koşuşturmaları, masa başı, havasız ortamlarda ve bilinçaltınızda sürekli beyninizi kemiren sorumluluklarınızı belli bir süre de olsa unutmanın yolunu bulduğumu iddia ediyorum. Üstelik kapalı bir ortamda ve uzak doğu kültüründen göçüp gelen öğreti tekniklerine bağlı kalmaksızın tamamen doğal bir unutma yolundan söz ediyorum. Yapmanız gereken şey sadece yaşamımızın doğal kaynakları olan suyu ve havayı fark etmeniz. Yıllardır tertemiz denizlerde yüzmenize, mis gibi toprak kokan bir ormanda havayı içinize çekmenize rağmen dediğim doğal rahatlama yöntemini algılayamamış olmanız çok normal. İşte benim ve deniz aşığı birçok kişinin keşfetmekte çok zorlanmadığı ve hayatlarının akışını değiştirdikleri yöntem : ‘’Mavilikte süzülmek’’
Bu yöntem herkes için farklı bir anlam ifade eder : hayat felsefesi, hafta sonları küçük bir kaçamak , insanlardan uzak bir yer, sessizlik içinde saatlerce gitmek , yunuslarla dans etmek, rüzgarın götürdüğü yere gitmek, trafiğin ve gürültünün olmadığı yer ve suyun şıkırdamasını dinlemek… Bu yöntemi uygulayabilmek için saatlerce çalışmak, kafa yormak, kitaplar okumak, başkalarının bulduğu bana garip gelen ithal yöntemleri öğrenmek zorunda değilsiniz. Halen kafanızda net çizgiler çizemediyseniz açıklıyorum. Su ve rüzgarın sesinden başka hiçbir gürültü duymadan, hafif bir rüzgarda yelkenli teknenizle akşamüstü güneş batarken denizin maviliğinde süzülmek. Tek başınıza baş başa kalabileceğiniz,daha dinlendirici bir ortam aramanıza hiç gerek yok.Peki, arkadaşlarınız ya da ailenizle? Bu büyük mutluluğu, doyamayacağınız keyif ve huzuru yalnız yaşamak zorunda değilsiniz. Sevdiklerinizle yelkenli yatınızda kahvaltıyı yaptıktan sonra güzel bir seyir ile güne devam edebilir ve deniz üzerinde keyifli sohbetler yapabilirsiniz.
‘’Mavilikte süzülmek’’ yönteminde sessiz bir ortamda ve sadece su sesiyle seyir yaparak keyif alabilmeniz için bir yelkenliye ihtiyacınız var. Motoru ile yol alan bir yatla bu keyfi yaşamanız olanaksızdır. O yüzden öncelikle ihtiyacınız olan şey yelkeni öğrenmek ve daha sonra bütçenize göre küçük bir yelkenli almanızdır. Yelkeni öğrenmek için birinci koşul bir yelken okuluna gitmek asla değildir. Hayatın her alanında olduğu gibi ilgi ve heves gerekir. Yelkeni öğrenmek deneme yanılma yöntemiyle, bir şekilde yelken ile seyir yapmayı öğrenebilirisiniz ama ‘’mavilikte süzülme’’ yöntemini öğrenemeyebilirsiniz.
Yelkeni değil yöntemi öğrenmek
Bir yelkenli teknede kendinizi rahat hissedebilmeniz için her hava koşulunda teknenin davranışlarını ve tepkilerini yaşayarak görmüş olmanız gerekir. Eğer ilk günden tek başınıza sert rüzgar esen bir havada denize açılırsanız, süzülmek yerini işkenceye hatta hafif endişeye bırakacağı muhakkaktır. Yelken seyrinde rahat olamazsanız ve kendinizi güvende hissetmezseniz zaten ne denizden ne yunuslardan ne de manzaradan keyif alır, yelkene bir daha adım atmak istemezseniz. O yüzden yelkenciliğin temellerini gerçekten deneyimli birinden öğrenmek ve kendinizi bu şekilde geliştirmek en doğru yoldur. Baştan öğrenilen doğru bilgi ve baştan kazanılan güven, yöntemin gelişiminde her şeyden önce gelir. Yelkeni iyi seviyede kullanıyor olabilirsiniz ama en ufak bir rüzgarda hemen panik oluyorsanız ve hareketlerinizi gereksiz yere hızlandırıyor, etrafınızdakilere emirler yağdırmaya başlıyorsanız, siz yelken yapıyorsunuzdur ama yelkenden keyif almıyorsunuzdur. Bu iki kavram her ne kadar birbirine çok yakın olsa da arada uçurumlar vardır. Bu durumun oluşmasının sebebi tekneye güvensizliğinizden, ekibe güvensizliğinizden ya da sert rüzgarlı havalarda endişelenmenizden olabilir. Böyle bir durumda ‘’mavilikte süzülme’’ yöntemi yerini ‘’mavilikte sürünme’’ yöntemine bırakacaktır.
Mavilikte Sürünmemek için
Yelken öğrenmeye karar verdiniz, yelkeni bir yaşam boyu keyifle yapmak istiyorsunuz ve bir yerden bu spora başlayacaksınız. Kısa sürede deneyim kazanmanız ve belki yıllarca öğreneceğiniz şeyleri size iki saatte anlatacak biriyle yelkene başlamanızı tavsiye ederim. Bu kişinin anlatma yeteneğinin olması, daha önce birçok kişiye yelkeni öğretmiş olması ve en önemli özelliği öncelikle kendine sonra size güveni olması gerekir. Maalesef ülkemizde eli birazcık dümen tutan herkes yelken öğretebildiğini zannediyor ve dışardan çok büyük görünen yelken okullarında eğitim veriyorlar. Denize çıktığınızda kendinden emin ve rahat tavırları yoksa, güler yüzlü değilse, her sorunuza net cevap veremiyorsa, en ufak rüzgârda dümeni elinizden alıyorsa, sinirli tavırları varsa, ‘’şu havada bu hareket çok tehlikelidir, asla yapılmaz. ‘’ gibi talihsiz açıklamalarda bulunuyorsa, yelkenin mantığını değil ezbere bilgilerini size aktarıyorsa maalesef ‘’mavilikte süzülme’’ye çok uzaksınız demektir.
Büyüklerimizin hep dediği gibi elbette denizin şakası olmaz ama yelken eğitimi aldığınız sürece sıkıyönetimdeymiş gibi yelken öğreniyorsanız, keyif alamıyorsunuz ve sert havalarda kendinizi güvende hissetmiyorsanız ileride tek başınıza ya da ailenizde seyre çıktığınızda yeterince güven oluşmadığı için zevk alamaz hale gelirsiniz. Ayrıca mülteci taşıyan tekneler gibi 6-10 kişilik kalabalık gruplarda yelkenli yatlarla yelkeni öğrenemezsiniz.
Tavsiyelerim
Zaman buldukça denize çıkın, denizde geçirdiğiniz her saniyenin bile deneyim olarak geri dönüşü olacaktır. Her hava koşulunda denizde olmaya çalışın, kullandığınız teknenin sınırlarını öğrenin, sert havalarda marinalarda beklemeyin gerekirse daha az yelken alanı kullanarak, kısa sürede olsa gene denizde zaman geçirin. Unutmayın güvenlik önemlerini aldıktan sonra en kötü koşulları denizde yaşadıkça sakin havalarda ‘’mavilikte süzülme’’ keyfini daha çok çıkaracağınıza eminim.