İtalya’nın en ünlü ve turistik sahil kasabalarından olan Portofino’yu gezi listemize aldık. Koruma altında olan ve daha fazla yapılaşmaya izin verilmeyen bu şirin balıkçı kasabasında kendinizi bir film karesinde gibi hissediyorsunuz.
Pisa’yı yaklaşık iki saatte gezdikten sonra oldukça merak ettiğimiz şarkılara konu olan Portofino’ya doğru yola çıktık. Portofino, Pisa’ya yaklaşık 2 saat uzaklıkta ve toplam 212 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Portofino, Cenova’ya çok yakın ve Cenova’ya bağlı bulunuyor. Ulaşımın hızlı olması ve Floransa’da kaldığımız için paralı yolu kullandık. Fakat denizin kıyısından giden ve manzarası harika olan diğer yolu kullanmadığımız için pişman olacağımızı biliyorduk. Portofino, denizin kıyısında oldukça küçük, doğal liman niteliğinde küçük şirin bir balıkçı kasabası. Sizlerinde duyduğunuzda hatırayacağınız birçok aşk şarkısı ve şiirine konu olmuş bir balıkçı kasabası. Portofino’nun toplam nufüsü 500 kişiyi geçmiyor fakat gelen ünlüler ve filmelere konu olması nedeniyle çok turist çeken bir bölge haline gelmiş.
Kasabayı çevreleyen binaları hepsi canlı renklere boyanmış. Fakat evlerin hespsinin yeşil panjurlu olması harika bir uyum sağlamış. Daha önceki Siena ve Floransa gezilerimizde de birçok yeil panjurlu evler görmüştük. İtalya’nın en kartpostallık sahili olarak nitelendirilen bu yerde birçok snat galerisi ve cafelerde bulmak mümkün. 1950’li yılları sonlarına doğru İngiliz zenginler burada kendileri için birçok konaklama yeri yapmışlar. Portofino Kasabası, günümüzde satılık veya kiralık bulmanın imkansız olduğu bir bölge. Portofino için seyahatimizin rotasını değiştirerek o kadar yol yaptığımız için hiç pişman olmuyoruz.
Eylül ayı olması sebebiyle her yerin kalabalık olduğu gibi Portofino da çok kalabalık. Öncelikle kasabayı tepeden gören kaleye çıkıyoruz. Portofino’ya gelirseniz kesinlikle bu kaleye çıkmalı ve manzarayı izlemelisiniz. Castello Brown Kalesi adı veriliyor. Deniz, liman ve kasaba eşsiz görünüyor. Portofino sahillerini gezdiren tur teknelerine zamanımız olmadığı için binemiyoruz. Fakat karnımız acıktığından yemek yemek için bir yer arayışına giriyoruz. Sonunda bir deniz ürünü restaurantında küçük bir yer buluyoruz. Eşim, balık ürünlerini içeren makarna isterken, ben hata ile lazanya istiyorum. Lazanya, iki ince hamur üzerine yeşil sos ile geliyor. Lazanya olduğuna bin şahit olsa gene inanmam. Turistik bölge olduğu için ve böyle bir balıkçı kasabasında balık yemediğim için cezalandırılmış olabilirim :)) O yüzden gelenler için özellikle deniz ürünlerinden oluşan makarnayı tavsiye edebiliriz.